Ne ararsan o var :)

11 Haziran 2011 Cumartesi

Serotonin Serotonin Olalı Böyle Mutlu Olmadı

Yemyeşil bir alandayız ve bembeyaz bir helikopter yanaşıyor yanımıza, kalabalık bir grubuz (macera dolu anı turdan da tanıdıklar var. Bu mevzuyu daha sonra paylaşacağım sizlerle, fakat şuanda o modda hiç değilim. Ama onları afişe edeceğim yazımda yakında gelir.) neyse bembeyaz helikopter demiştim değil mi, bindik hep birlikte. Sevgilimin elini sımsıkı tutuyorum. Helikopter fobim var ama elini tutunca sıkı sıkı bir cesaret geldi. En öndeyiz.wuuuuuuuu wuuuuuuuu diye pervanelerden ses geliyor, ürkütücü (o sırada Survivor Taner aklıma geldi, açıklamayacağım izleyenler bilir :) Uçuyoruzzz uçuyoruzzz masmavi gökyüzüne çıkıyoruz bir o tarafa yatıyor helikopter bir bu tarafa nasıl heycanlıyım nasıl gülüyorum nasıl mutluyum :) 


Yeni Zelanda'dayız. O kadar ufak bir ada ki şaşırdım çok. Tamam haritada da çok ufak ama diyorum.. yere çok yanaşıyoruz ama öyle bir bakıp Avusturalya'ya devam ediyoruz. İnsanların yaş ortalaması yaşlı dediğimiz segmente denk geliyordu ama nasıl gülümsediler bize çok sıcak insanlarmış hakkaten. Ay kangurular bilee mutlu sanki Avustralya'da :) Ceplerindeki bebekleri el salladılar bize, sevgilime döndüm baktım o yaşlı çiftler gibi ben de ona gülümsedim. Neyse bindik tekrar helikoptere bu sefer nereye gidiyoruz diye merak ederken, rehber burasıda Texas Üniversitesi demezmi. Alllaaam şöyle bir baktım sağıma nasıl kocaman bir üniversite kocaman kocaman T E X A S yazıyor. Ayyyyy filmlerdeki gibi Texas'tayız dedim sevgilime, nasıl gülümsedim  yine o Avustryalı teyze gibi ona.. Üniversiteyi ve Texas'ı gezmek için yere yanaştık ve atladıkk helikopterden. Yemyeşil nasıl güzel bir bahçesi var herkes gidip görsün valla, neyse ben başladım fotoğraf çekmeye derken geldi aldı beni oturttu helikopterdeki koltuğuma sevgilim. Gidiyoruz dedi Newyork'a :))))) 
Uçuyoruzzzz uçuyoruzzz o kadar güzel kiii binalar sankiiii bizden daha yüksekteydi sanki aralarından gidiyormuş gibiydikk ay allam nasıl zevkliydi derken rehber burası çok meşhur diye bir meydana doğru alçaldı. Alllam meğer orası Lady Gaga House'muş !!! Hani şu Lady Gaga'nın ekibinin harikalar yarattığı ev !!!!! O kadar heycanlıydı ki baya baktım daldım gittim derken . Yemyeşil peruğu ile nasıl gülümsedi bana Lady Gaga, tam o sırada sevgilim elimden tuttu ve tekrar uçtukkk uçtukk uçtukkk ve uyandım. 




Hala gülümsüyordum. Ve sevgilim; hayatım senin ne zaman başladı bu Lady Gaga aşkı ? 
ihiihihihihi :))))


Nasıl güzel bir rüyaydıııı nasıllll !!! Thanks God ! :) 


Güzellllll kalın çok güzel 

6 Mayıs 2011 Cuma

Akşam Ofiste Çalışırken... Sende şanslı mısın benim gibi ?

29 Nisan 2011 Cuma...
 Haftanın bazı günleri genel müdür ile birebir çalışıyoruz. Genel müdür ile tüm gün boyunca birebir çalışmak kimilerinize göre son derece sıkıcı gelebilir ama kendileri son derece eğlenceli bir adamdır. Ben bu konuda şanslı biriyim evet iş konusunda çok şanslıyım (canım arakadaşlarım bu cümleme teyid yorumlarınızı beklemekteyim :) aman nazar değmesin diyelim. (Sanırım tek batıl inancım nazar) Gerçi bir önceki işimde kadın süpper dedik ama o süper kadın oldu bir cadı. Evet şuna katılıyorum; Hemcinsinle çalışmak zor !!! Erkek yöneticiler daha bir relax, en güzeli adamlarda kıskançlık yok. O yüzden yakında iş görüşmesi yapacak olan arkadaşlarıma sesleniyorum; 'İş huzurunuz için kadınlardan uzak durun! :) 
 Mesai saatim yok benim. Ya sizce de çok itici durmuyor mu şu 'mesai' kelimesi? İngilizce sana hayranım overtime work yada office hours daha güzel değil mi ? Mesai denilince sanki Hülya Koçyiğit'in oynadığı konfeksiyoncu kız tiplemeleri geliyor aklıma. Neyse bu konuda da çok şanslıyım çünkü ofis saatlerimi kendim organize edebiliyorum. Ne demiştik 29 Nisan 2011 Cuma...
Ofiste çalışıyoruz. Polisçilik oynuyoruz. Bu çok zevkli bir iş. Şirketçe kullanılan bir sistemimiz var ve şirket içi tüm veriler bu sistemde toplanmakta. Biz de bu verilerin doğruluğunu teyit etmek adına sistem içinde dolaşmaktayız. Telefon, telefon, telefon..
 Açtım.. Kötü bir haberim var dedi karşıdaki ses, pazar dönüyorum fakat pzt öğlen İzmir'e gidiyoruz. Kocaman bir üzüntü. Çünkü asıl plan pazar dönüş ve hiç bir yere gitmeyişti. Zaten kafamda sorular uçuştu durdu bir hafta boyunca, bir hafta daha bekleyecektim...Beklemek kötü hele belirsizlik ..cümleyi tamamlamaya bile gerek ...
 Aradan bir kaç saat geçer. Motivasyonumu telefonla birlikte kaybettim zaten... İş ile birlikte sohbet.. 
M:Pzt-salı günleri toplantı ile geçecek. Yeni müşteriler ile toplantı, müşteri temsilcileri ile toplantı.. Aaa sen Marina ile tanıştın mı ? 
Ö:Hayır
M:Hadi bilet alalım, Pzt- Salı İzmir'e gidiyoruz o halde !
Ö:Hönnnkkkkk :0
Sohbetin sonlanma şekli; ben ağzım kulaklarımda gerçekten miiiiiii ayyy alayım mıı biletimiiii ay süüpperrrrrr :)) Toplantıya gidiyorum diye falan değil heralde dimi :) ı ıh tabiki değil.
Pzt 05.45'te buluşma, 07.00'de AHL'den İzmir'e yolculuk. Orada kim mi olacak sevgilimmmmm:) 
  Toplantılar, fabrika, İzmir ofis, çalışanlar her şey çok güzeldi! En güzeli sevgili ile birlikte orada olmak, sabahın köründe sahilde yapılan kahvaltı, güneşli Kordon akşamında yenilen yemekti. Farklı zamanlarda yapılan otel rezervasyonları vardı bir de. Otellerimizin mesafesinin pencereden birbirimize el sallayacak kadar yakın olması yine benim şansımdı. Hı hı I'm the lucky girl, luckiest girl ever ! :) 

P.S: İzmir'in havasına, suyuna, kızına güven olmazmış. Kim demişse güzel demiş :)

Günün Duası: Aaallllaam nolur güneş gelsin! 

P.S: Akşamaaa partti var. Canımm kardeşim Gözdem iyi ki doğdun iyi ki varsın. Seni Çok Seviyorum!!

Öznur